5. Bölüm

Ahmet sabah uyanır, evindedir. Yavaşça banyoya gider, yüzünü yıkar ve aynaya bakarak sesli bir şekilde konuşur:

"Yargıç Bekir, Burhan Bey, Dila ve Cemil çifti... Çok fazla kişinin canını aldım. Acaba yanlış bir şey mi yapıyorum?" der. Aynada kendi yansımasına bakarken, babasının silueti belirir. Babası sakin bir ses tonuyla şöyle der:

"Oğlum, sen yanlış bir şey yapmıyorsun. Bu insanlar, bunları hak etti. Hepsi pisliğin tekiydi."

Ahmet aynaya bakarak cevaplar: "Haklısın baba. Bu insanlar başından beri bu sonu hak ediyordu." Ardından banyodan çıkar, mutfağa yönelir ve kendisine bir omlet yapar. Kıyafetlerini giydikten sonra karakola gitmek üzere yola çıkar.

Karakola vardığında etraf biraz soluktur. Ahmet kendi kendine söylenir: "Allah Allah, bugün niye bu kadar soluk?" ve ofise geçer. Ofiste kimseyi göremeyince meraklanır. Tam masasına oturacakken Komiser Sarp gelir ve ona şöyle der:

"Ahmet, oturma. Kalk! Bir cinayet vakası var. Senin de gelmen gerek, herkes orada."

Ahmet içinden mırıldanır: "Off, kendi cinayetlerimi incelemekten bıktım." Sonra komiserine dıştan tamam der: "Tamam komiserim, hemen hazırlanıyorum."

Ahmet ve komiser arabaya binerken, Ahmet içinden: "Her zamanki kaset katili mi?" diye düşünür. Komiser Sarp ise: "Bu sefer genç bir erkek öldürülmüş ve bir torbaya atılmış. Ona bakacağız," der. Ahmet merakla: "Nasıl?" diye sorar. Komiser: "Orada görürsün," der. Ahmet içinden: "Tamam komiser, çok havalısın," diye geçirir.

Olay yerine geldiklerinde, bir göl kenarındaki ormanda bir grup habercinin olay yerinin önünü kestiğini görürler. Ahmet bunu fırsat bilip kolayca olay yerine girer. Orada, Buğlem ve Cem'in bir şeyler planladığını fark eder ve içinden: "Niye bu kadar mutlu konuşuyorlar, her neyse, bana ne," der. Ceset torbasını açar açmaz, başı döner ve midesi bulanır. Hemen olay yerinden dengesiz bir şekilde uzaklaşır. Cem, Ahmet'i takip eder ve Ahmet bir ağacın kenarında kusarken Cem yanına gelir:

"Noldu Ahmet? Miden mi bulandı? Anneni de ister misin?"

Ahmet sinirli bir şekilde cevaplar: "Git, seninle uğraşamam." Cem ise: "Sen polis olma, böyle şeylere sinir olacaksan," der. Ahmet, Cem'in suratına sert bir yumruk atar ve kavga ederler. Ahmet, Cem'i yere yatırmayı başarır, ancak Cem kalkmak yerine yerde kalır. Ahmet'in burnu kanamaktadır. Komiser Sarp yanına gelir:

"Efendim, midem bulanıyor, çok kötü oldum."

Komiser Sarp, kavga ettiklerini anlar ama belli etmez: "İyi, sen git dinlen. Belli ki çok kötüsün."

Ahmet hafifçe gülerek: "Sağ olun efendim," der ve arabasına biner. Yolda Cem'e öfkelenir: "O aptal, neden bunu yaptı bana şimdi?" ve eve gelir. Burnuna bir pamuk koyar ve morarmış yanağına buz yerleştirir. Yatağına yatarak sıradaki cinayetini düşünür. Kendi kendine şöyle der:

"Sıradaki öldüreceğim kişi çok yankı uyandırmalı. Herkes bunu konuşmalı. İçimizden biri olmalı."

Bu düşüncelerle, karnı acıkır ve buzdolabındaki magnetlerden dönerci numarasını alır. Sipariş verir, ancak bir süre sonra arama gelir:

"Dönersiniz, yoğun yağmur nedeniyle kuryemiz gelemez."

Ahmet sinirli bir şekilde: "Aptal herifler, bir işinizi beceremiyorsanız neden dönerci açtınız?" der ve sinirle: "En azından bira içeyim," der. Dolabı açar, şişeyi alır, içinde çok az bira kalmıştır. Dibini içer ve bağırarak: "Off!" der. Bira şişesini yere fırlatır, şişe paramparça olur. Ahmet, mutfağın dolabına sırtını yaslayıp yere oturur, gözünü kapatır ve eski bir anısını rüyasında görür.

Küçük Ahmet, babasına: "Baba ne yapıyorsun?" diye sorar. Babası: "Bir tahtayı oyuyorum, bundan sana oyuncak yapacağım," der. Ahmet: "Ne oyuncağı?" Babası: "Sürpriz," der. Ahmet: "Ama neden?" Babası: "Sabret, öğreneceksin." Ahmet: "Ne kadar uzun sürecek ki?" Babası: "Üç gün." Ahmet: "Off, ben o zamana kadar bekleyemem." Babası eğilerek: "Oğlum, sabret ve sakin ol. Zamanı geldiğinde mutlu olacaksın. Başına gelen her olay karşısında sakin olmalısın, yoksa üzülen sen olursun," der. Ahmet: "Off, baba," der ve gülerek: "Tamam, senin için bekleyeceğim," der. Rüyası biter ve mutfakta dolaba sırtını yaslamış, yerde otururken uyuya kalır. Kalkarken sırtının ağrıdığını söyler, ayağa kalkar ve salona gider. Sehpanın üstündeki arabayı görür ve sahne biter.

Ertesi gün Ahmet karakola gelir. Buğlem koşarak Ahmet'e sarılır ve: "Cem'le kavga ettiğini duydum. Yanağın çok kötü morarmış, buz koydun mu?" der. Ahmet hafifçe gülerek: "Evet," der. Buğlem utangaç bir şekilde hiçbir şey demeden Ahmet'e sarılır. Ahmet ve Buğlem birlikte ofise giderler. Tam ofise girecekken Dedektif Fuat gelir ve Buğlem'e: "Buğlemciğim, sen ofise geç. Benim Ahmet'e sormam gereken önemli şeyler var," der. Dedektif Fuat içinden: "Yani kaset katili Ahmet," der ve emin olmamakla birlikte, 1. şüphelisi olarak Ahmet'i işaret eder.

Ofise geçtiklerinde Dedektif Fuat, Ahmet’e: "Katilin motivasyonları neler?" diye sorar. Ahmet: "Bence para için yapıyor," der. Dedektif Fuat: "Peki, sen kaset katili olsaydın ne yapardın?" diye sorar. Ahmet: "Çok tırsarak, şey efendim, ben de galiba para için yapardım," der. Dedektif Fuat: "Peki, kimi öldürdün?" diye sorar. Ahmet tam Dila ve Cemil çiftini söyleyecekken, telsizlerden bir cinayet ihbarı gelir ve kaset katiline ait olduğu söylenir. Dedektif Fuat: "Tamam, başka bir zaman konuşalım," der. Ahmet içinden: "Az kalsın daha keşfedilmemiş cinayetimi söyleyecektim," der. Bir akıl ışığı yanar ve içinden: "Bekle, bu adam niye böyle sorular soruyor? Yoksa..." der.

Komiser: "Hadi Ahmet, bekleme orada," der. Ahmet: "Tamam komiserim, hemen geliyorum," der ve arabaya biner. Birkaç gün önce Ahmet'in öldürdüğü Dila ve Cemil çiftinin evine gelirler. Evin önünde birçok haber arabası ve haberciler vardır. Ahmet, habercilere: "Defolun gidin," der ve eve girer. Dila salonda, Cemil ise yatak odasında kafasından vurularak öldürülmüştür. Komiser Sarp ve Ahmet bu cinayet hakkında konuşur. Akşam olur ve Ahmet olay yeri inceleme ekibine:

"Herhangi bir delil bulabildiniz mi?" diye sorar. Ekip: "Maalesef efendim, hiçbir şey bulamadık," der. Ahmet sırıtarak içinden: "Çok iyiyim," der ve üzgün bir şekilde: "Tamam, kolay gelsin," der. Evine döner ve sıradaki cinayetini planlar. Kendi kendine şöyle der: "Şimdiki hedefim Dedektif Fuat kesinlikle ölmeli. Zaten ben iyi bir insan değilim. Kötü öldürmek iyi bir şey değil," der ve kahkaha atar.

Babası, Ahmet’in önünde belirir ve şöyle der: “Oğlum, sakın yapma. O adam işinde, bunu yaparsan kötü bir adam olursun.”

Ahmet öfkelenir: “Baba, sen ne anlıyorsun? Ben zaten kötüyüm.”

Babası: “Hayır, oğlum. Herkesin hayatı eşit değildir. Kötüler ölmeli, iyiler yaşamalı.”

Ahmet bağırarak: “Hayır! Herkes ölümünde eşittir!” der ve babasının silueti umutsuzca kaybolur. Ahmet kendi kendine konuşur: “Bu cinayet çok ses çıkaracak. Planımı hazırlarım.” İçinden planını anlatır: “Onu iki hafta takip edeceğim, günlük rutinini öğreneceğim ve evindeki güvenlik önlemlerini bulacağım. Sonra evinde işini bitireceğim.”

Ertesi gün karakola gider. Her şey normal geçer. Çıkışta planını hayata geçirecektir. Dedektif Fuat'ı iki hafta boyunca takip eder ve cinayet günü gelir.

Cinayetten önce, karakol çıkışı Buğlem Ahmet’in yanına gelir: “Bu akşam işin var mı?” Ahmet: “Maalesef, bu akşam çok önemli bir işim var,” der. Dedektif Fuat bu konuşmayı duyar ve Ahmet’i takip eder. Ancak Ahmet izini kaybettirir. Dedektif Fuat bağırarak: “Off!” der. Ahmet, Dedektif Fuat’ın evine gelir ve yeni beraatine karak verilen bir kadın katilinin evine yönelir. Kapıyı çalar ancak kapıyı beraat eden Hasan açar:

“Hasan, niye geldiniz?” diye sorar. Dedektif şaşırarak: “Bir şey yok,” der ve arabasına biner. Ahmet’in neden katil olabileceğini kendi kendine kanıtlamaya çalışır: “Kaset katili cinayetlerini çok iyi anlatıyor. Kendi kendine güldüğünden dolayı çok garip davranıyor ve birkaç şeyi daha…” diye düşünür.

Arabasında sesli bir şekilde: “Yani Ahmet kaset katili olabilir,” der. O sırada Ahmet, eldivenini takar, şapkasını giyer, kamerasını alır ve silahına susturucusunu takarak Dedektif Fuat’ın evine girer. Biraz tırsar ve: “Acaba yapmasam mı?” der, ardından: “Bu medyada çok yankı uyandıracak,” diye düşünür ve eve girer. Evde kimseyi bulamayınca: “Tamam, Ahmet, aynısını Dila ve Cemil’de yaşadın. Birazdan gelir,” der ve salondaki koltuğa oturur, saati kontrol eder ve saat 21:00’dir. Beklemeye başlar.

O sırada Dedektif Fuat, tüm olasılıkları kontrol eder ve pes eder: “Belki gerçekten de işi vardır,” der ve evine döner. Arabadan inip kapısına yaklaşırken, aklına bir fikir gelir: “Ya benim evimde ise? Yoksa o sadece kötüleri öldürüyor,” der. Saat gece yarısı 01:00’dir ve Ahmet, “En iyisi başka bir zaman,” der ve kapıyı açar. Karşısında Dedektif Fuat’ı görür. Dedektif Fuat çok şaşırmış bir şekilde: “Ahmet, benim evimde elinde eldiven, kafanda şapka, silah ve çantayla. Sanırım gerçekten kaset katilini buldum ama artık işim bitti,” der umutsuzca. Ahmet, içinden: “Noluyor lan?” der ve Dedektif Fuat’ın yakasından tutup seri yumruklar atar. Dedektif Fuat bayılır ve Ahmet onu banyodaki kuvete koyar, elini ve ayağını bağlar. Uyanmasını bekler.

Dedektif Fuat, gece yarısı 03:00’te uyanır. Ahmet: “Günaydın efendim, nasılsınız?” der alaycı bir şekilde. Ahmet tekrar: “Hâlâ benim iyi ve başarılı bir polis memuru olduğumu düşünüyor musun?” der. Dedektif Fuat umutsuzca: “Hadi vur beni, kur kameranı,” der. Ahmet: “Hay hay efendim,” der ama biraz tırsıyordur ve kamerayı kurarak, kaydetme tuşuna basacakken Dedektif Fuat: “Dur!” der.

Ahmet: “N’oldu, dedektif?” diye sorar. Dedektif Fuat: “Bana bu cinayetleri niye işlediğini söyle,” der. Ahmet yere bakarak: “Ben ezik, korkak ve utangaç biriyim. Hiçbir zaman gerçek bir polis olamadım,” der. Birkaç saniye duraksar ve Ahmet devam eder: “Ama bu eskidendi. Şimdi mükemmel, korkusuz biriyim. Gerçek bir erkek oldum. Kimse benim karşımda duramaz, Tanrı’dan daha güçlüyüm,” der. Dedektif Fuat: “Sen kafayı yemişsin, akıl hastanesine gitmen gerek,” der. “Sen tam bir…” Ahmet sözünü keser: “Kes!” diye bağırır. Dedektif Fuat bütün umudunu kaybetmiş bir şekilde Ahmet’e bakar. Ahmet sinirli bir şekilde: “Kimse neler çektiğimi bilemez. Kimse beni seviyordu, benden haberleri bile yoktu. Ama son birkaç aydır herkes beni konuşuyor, herkes beni merak ediyor. YouTube’da videolarımı yapıyorlar,” der.

Dedektif Fuat sessizdir. Ahmet: “Artık gidiyorsun,” der. Dedektif Fuat umutsuzca: “Tamam,” der. Ahmet kamerayı kurmadan önce Dedektif Fuat son sözünü söyler: “Öbür tarafta varsa, seninle konuşmak isterim,” der umutsuz bir sırıtışla. Ahmet sessizce kamerayı açar ve konuşmaz. Dedektif Fuat’ı kamera açıkken kafasından vurur ve cesedi banyodaki dolaba koyarak çok kötü ve garip hisseder. Eve döner ve bir bira açar, kendini sorgulamaya başlar. Birayı içer ve mutfakta sızar. Sabah karakola gitmez. Öğlen 14:00’te Buğlem arar ve Dedektif Fuat’ın evine gelmesini söyler.

Ahmet şaşırmış gibi yapar ve korkak bir şekilde Dedektif Fuat’ın evine gelir. Evin önü doludur; haberciler Ahmet’e soru sormaya çalışırlar. Ahmet umursamaz bir şekilde: “Defolun gidin,” der ve evin içine girer. Buğlem, salonda ağlıyordur. Ahmet belli olmaması için: “Olay yeri nerede?” diye sorar. Buğlem ağlayarak: “Banyo,” der. Ahmet banyoya gider. Banyoda Dedektif Fuat’ın cesedini ve Komiser Sarp ile Cem’i görür. İkisi cinayet hakkında konuşuyorlardır. Ahmet, küvete üzgün bir şekilde eğilir ve Dedektif Fuat’ın cesedine bakar. Babasının silueti tekrar belirir ve şöyle der: “Oğlum, çok yanlış bir şey yaptın. Masum bir polisin canına kıydın.”

Ahmet: “Baba…” der. Komiser Sarp ve Cem, Ahmet’e bakar. Babası: “Hayır, oğlum. Bu doğru yol değil,” der. Ahmet ayağa kalkmaya çalışırken birden yere yığılır ve bayılır. Komiser Sarp ve Cem, Ahmet’in yanına gelir ve: “Ahmet, beni duyuyor musun?” der. Cem: “Ahmet, uyan, n’oluyor?” der ve ekran kararır.

5. Bölüm Biter

Bu bölümden itibaren bu tarzda yazacağım bölümleri




Novebo discord sunucusu